Sevgili blogcular,
Ben geldim. Aranızdayım. Kimi zaman karşınızda kimi zaman yanınızdayım.
Binlerce bilgi arasından süzülerek bende yer eden,
Yerleştikçe paylaşma ihtiyacı doğuran damıtılmış sözcüklerle buradayım.
Kimi zaman hak verdiğiniz, kimi zaman 'amma abartmış dediğiniz' daha çook yazılarım, daha çoooooook söyleyecek sözlerim olacak.
Hayattan derlediklerimle artık blogdayım.
Yaşasın özgürlük. Yaşasın 'yeni blog hareketi'...
Leonardo da Vinci, sadelik en yüksek gelişmişlik düzeyidir der. Platon önümüzü görmenin formülünü, günlük hayatın mekanizmasını sadeleştirmek olarak sunar. Sadelik… Tüketim çılgınlığından sıkılanların mutlu olma biçimi ve günlük yaşamda yeni trend. Sade yaşamı benimseyen insanların ortak özelliklerine bakın. Bir ideal uğrunda koşarlar. Kesinlik ve netlik duyguları gelişkindir. İç dünyalarındaki uyumun ölçüsü kendilerindedir. Dünyaya karşı sorumluluk hissederler. Sanatta sadelik ise, tıpkı yaşamdaki sadelik gibi değerli... Özel... Sadelik insanlık tarihi kadar eski. Descartes, “karmaşık şeylerin güzel olduğunu düşünmek insanların ortak yanlışıdır” der. Hegel, minimalist yaklaşımı, sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik olarak tanımlar. Kant ise akla hem de saf akla hitap eden ve sadece saf akıl ile haz alınan bir güzellik olarak kabul eder minimalizmi. Sadelik, 1960’larda modern sanat ve müzikte “minimalizm akımı” olarak değerini bulur. Görsel sanatlar...
damıtılmış sözcüklerini sabırsızlıkla bekliyoruz sibelcim!
YanıtlaSil