Hayat insana zaman içinde ne çok şey öğretiyor. Yani telaşa gerek yokmuş diyorsun. Gençken zamandan önce gitmeye çalışırken gözün çok şey görmek istiyor da gönlün bu hıza yetişemiyor. Yıllar içinde bu telaşlı koşuşturmaya bünye dayanmıyor ve bir yerde duruyorsun. Durduğun yerden zamanın akıp gidişini seyrediyorsun. Ne demek istiyorum yani ben? Diyorum ki 15 yıl sonra neden buluştuk? Bundan önceki buluşma denememizde neden başarısız olduk? Bizim dönem İLEF’in gelmiş geçmiş en nevi şahsına münhasır dönemi. Birbirini arayan, soran, birbirine bağlı bir dönem değil anlayacağınız. Aramızda güçlü bir bağ yok. Acaba bu tam da krizde mezun olan sonra da mütemadiyen her dört yılda bir krizle mücadele eden ve bir şekilde ayakta duran bir dönem olmamızdan mı kaynaklanıyor? Ben o nedenle kendi dönemimizi ağır alçakgönüllü, akıllı ilerleyen, piyasanın gizli kahramanları olarak niteliyorum. Diyorum ki ben artık zamanı gelmişti. Hayatın peşinden koşmayı bıraktığımız bu günlerde birbirimizi arar ...
zar tutmam tutanı da sevmem...